by Dr. Özge Özdemir
Eğitim dünyasında felsefe dersi sıklıkla ya gereksiz ya olmazsa olmaz işlerden biri gibi anlatılmaktadır. Bunun temel sebebi, temas edemediğimizi yerme ya da yüceltme eğilimimizdir. Temas etmek, bir şeyin ne olduğunu idrak etme çabasıyla ilgilidir. Bunun için o şeye ilgi ve özen göstermek kadar zaman ve emek harcamak da gerekmektedir. İlk soru bizim felsefeyle temas edip edemediğimiz sorusudur. Bugüne kadar eğitimciler hem kendilerinin hem çocukların felsefeyle bağ kurması için çeşitli girişimlerde bulundular. Felsefi düşünmeyi öğretmek için okullarda öğretim programlarına geleneksel felsefe, mantık, informel mantık, retorik derslerini yerleştirdiler. Ancak bu derslerin içeriği uygun olsa da işleniş biçimi geleneksel öğretim yöntemlerine yenik düştüğü için felsefi düşünmeyi öğretmekte pek de başarılı olamadık. O yüzden içerik kadar yöntem üzerine düşünmemiz, yöntemi geliştirmemiz, yöntemi uygulamamız ve yöntemin sonuçlarını değerlendirmemiz gerekmektedir. Benim uzmanlık alanım olan Çocuklar ve Topluluklar İçin Felsefe (P4C), felsefeyi eğitim bilimleri alanına taşıyarak bize yeni bir yöntem sunmaktadır. Birlikte felsefe yapmanın bizleri düşünmeye ve diyaloğa davet edeceğini, böylece yalnızca felsefeyle değil, felsefe yapmak aracılığıyla kendimizle, birbirimizle ve dünyayla temas edeceğimizi vaat etmektedir. İkinci soru, neden soruşturan topluluk içerisinde birlikte felsefe yapmamız gerektiği sorusudur. Eleştirel düşünmeyi ve diyaloğu geliştiren başka yöntemler yok mudur? Elbette vardır. Felsefe yapmayı farklı kılan, yalnızca problem-çözme ve karar-verme becerilerimizi geliştiren bir eleştirel düşünmeyi değil, bilgelik içeren bir eleştirel düşünmeyi desteklemesidir. Bir başka deyişle, felsefe yalnızca iyi çözümlerin ve iyi kararların değil iyi yargıların peşindedir. Bu konuşmanın amacı, hem Çocuklar ve Topluluklar İçin Felsefe yöntemini anlatmak hem de iyi yargının ne olduğuna ve neden ona ihtiyaç duyduğumuza açıklık getirmektir.